MANŞETLERİN ORTAK DİLİ

image_pdfimage_print

MANŞETLERİN ORTAK DİLİ

12 Kasım 2025 tarihli gazete manşetleri, Türkiye’nin içinden geçtiği süreci, toplumsal ve siyasî hayatındaki derin tezatları ortaya koyan, asrın en ibretlik ve düşündürücü manzaralarından birini tasvir etmektedir.
Bu manşetlerden hareketle hazırlanan, günün küllî (bütüncül) ruhunu tahlil eden “vurucu” ve “ibretli” bir makale aşağıdadır:

🔥 Bir Tarafta Şehadet, Bir Tarafta Siyaset: 12 Kasım’ın Vurucu İbreti
Tarih, bazı günleri milletlerin hafızasına silinmez bir mühürle kazır. 12 Kasım 2025, böyle bir gündür. Bu tarih, birbiriyle taban tabana zıt iki büyük hadisenin aynı anda vicdanlara çarptığı, “ibret” kelimesinin manasını en ağır şekliyle idrak ettiğimiz bir dönemeç olmuştur.
Gazete manşetlerinin bir yüzü, milletçe yüreğimize düşen ateşi haykırmaktadır: “Herkül Faciası”, “Yüreğimiz Yandı”, “Askeri Kargo Uçağı Düştü”, “Şehitlerimiz Var”.
Bu manşetler, vatan müdafaası için vazife başında olan evlatlarımızın şehadet şerbetini içtiği millî bir yası ilân etmektedir. Bu haberin olduğu yerde söz biter; geriye sadece dua, rahmet ve milletçe kenetlenme zarureti kalır. Bu, fedakârlığın, adanmışlığın ve bu topraklar için ödenen bedelin en ulvî, en acı tasviridir.

Ancak, aynı günün gazete sayfalarını çevirdiğimizde, tam bir tezatla sarsılıyoruz. Millî yasın hemen yanında, Türkiye’nin siyasî ve idarî hayatının temellerini sarsan, “asrın davası” olarak nitelendirilen bir başka hadise durmaktadır.
Manşetler, bu defa bambaşka bir lisan kullanmaktadır: “Ekrem İmamoğlu’na Rekor Hapis İstemi”, “2 Bin 430 Yıl Hapis İstemi”, “Suç Eko Sistemine 2352 Yıl”, “Tarihin En Büyük Soygun Davası”, “İktidar Özü: Suç Örgütü”, “Borsayı Çökerten İBB İddianamesi”.

Bu, 12 Kasım’ı “asrın haberi” yapan asıl ibretlik noktadır.
Bir yanda vatan için canını feda eden “Devlet”in kahraman evlatları; diğer yanda “Devlet”in imkânlarını kullanarak “suç örgütü” kurmakla, “160 milyar liralık vurgun” yapmakla ve “Devleti ele geçirmek”le itham edilen bir idarî yapı…

Bu manzarayı “düşündürücü” kılan nedir?

Bu hadise, basit bir siyasî çekişme veya rutin bir yolsuzluk iddiasının çok ötesindedir. İddianamede yer alan suçlamaların vahameti (“suç örgütü”, “terör bağlantısı”, “kamuyu 30 yılda 160 milyar zarara uğratma”), talep edilen cezanın astronomik seviyesi (“2430 yıl”) ve karşı tarafın bu davayı “hukukî değil, tamamen siyasi” olarak nitelemesi; Türkiye’nin ne kadar derin bir beka ve nizam mücadelesi içinde olduğunu göstermektedir.

Manşetlerden biri, bu iki zıt hadiseyi tek bir cümlede özetler gibidir: “Devlet Unutmaz”.
Devlet, şehidini de unutmaz; iddialara göre kendisine kasteden, milletin milyarlarca lirasını soyan veya bir “suç eko sistemi” kuran yapıyı da unutmaz. 12 Kasım 2025, bu iki hakikatin aynı anda tecelli ettiği gündür.
Bu, “ibretli” bir derstir. Çünkü bu manzaralar bize, bir milletin aynı anda hem en yüksek “fazileti” (şehadet) hem de en derin “zafiyet” iddialarını (yolsuzluk ve örgütlü suç) yaşayabileceğini göstermiştir.

Netice olarak;
12 Kasım’ın vurucu mesajı şudur: Bir milletin yüreği şehitleri için yanarken, aynı milletin idarecileri “tarihin en büyük soygunu” ile itham edilebiliyorsa, orada durup düşünmek gerekir. Bu gazete manşetleri, bizlere fani makamların, siyasî kavgaların ve milyarlarca liralık servetlerin, şehitlerimizin kanıyla korunan “vatan” mefhumu yanında ne kadar ehemmiyetsiz kaldığını; ancak bu ehemmiyetsiz hırsların, o mukaddes yapıya ne kadar büyük zararlar verebileceğini göstermiştir.
Asrın haberi, bir facia veya bir iddianame değil; bu ikisinin aynı güne sığdığı, fazilet ile ihanet iddialarının aynı sayfada yer aldığı bu acı tablonun bizzat kendisidir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
12/11/2025

Loading

No ResponsesKasım 13th, 2025